|
|
ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları |
|
|
Yazar |
Mesaj |
ŞeyhDermani
|
Konu: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Perş. Ekim 09, 2008 1:02 am |
|
|
Şeyh Dermani Hazretleri gençlik yıllarında, henüz Osmanlı topraklarına göç etmeden evvel, İsfahan'da bir Cami'nin imamlığını yapmaktaydı...
Bir Cuma günü cemaat namazdan ayrılmış, cami tamamen boşalmıştı. Hava almak için caminin girişine çıkan Şeyh Dermani 4 tane genç gördü...
Gençler çekingen tavırlar sergiliyorlardı...
Şeyh Dermani bu gençlerin camiye pek uğramayan, ara sokaklarda içki içen, kadınlara kızlara laf atan ve benzeri kötü alışkanlıkları tatbik eden gençler olduğunu biliyordu. Buna rağmen gayet kibar bir şekilde:
"Buyrun gençler..." dedi
Utana sıkıla girişte bekleyen gençler, Şeyh Dermani'nin bu sözü üzerine hemen yanına koştular...
"Hocam...hocam...bize yardım edin" dedi korku ve heyecan içerisindeki bir genç
"Sakin olun gençler...nedir sorununuz?" dedi Şeyh Dermani
"Hocam biz bir kötülük işledik..."
"Her kötülüğün bir çaresi vardır elbet gençler, bana anlatabilirsiniz çekinmeyin."
"Hocam biz cin çağırdık...ve bu cin gitmedi...bize musallat oldu...hayatımız mahvoldu...ne yapacağımızı bilemiyoruz."
Gözlerini kısan Şey Dermani derin düşüncelere daldı bir an...
Şeyh Dermani'nin uzmanlık alanı cinlerle mücadeleydi. Genellikle bu tür kuvvetli cinler Değiştir-ül IP denen bir zındık duasının okunması sonucu var olurlardı. Bu cinler her türlü kötülüğü işlerler ve musallat oldukları kişiye hayatı zindan ederlerdi.
Şeyh Dermani gençleri içeriye aldı ve masasının başına geçti...
Masanın üzerine koyduğu kağıda tüy kalemle El-Admin duasını kadim bir dilde yazdı..
"Bu duayı alın ve evinize asın...bu dua cinleri evinizden kovacaktır" dedi Şeyh Dermani kendinden emin bir tavırla
Günler günleri kovaladı...gençler bir daha Şeyh Dermani'nin yanına uğramadılar.
Bir gün Şeyh Dermani camiden çıkıp evine gitti ve ailesi ile birlikte akşam yemeğine oturdu...
Derken arka odalardan bir tanesinde bir ışık yandı...
Şeyh Dermani küçük oğluna
"Evladım git bak bakalım odaya yoksa mumları söndürmeyi mi unuttuk" dedi...
Oğlu geri döndüğünde yüzü bembeyazdı...
"Ne oldu oğlum"
"Bana tavanda adamlar geziyor" dedi Şeyh'in küçük oğlu
Şeyh Dermani odaya gittiğinde tavanda yürüyen korkunç adamları gördü ve hemen durumu anladı:
Bu adamlar onun gençlerin evinden kovduğu cinlerdi ve şimdi de ona musallar olmaya çalışıyorlardı.
Ama onların hileleri Şeyh Dermani gibi mübarek bir kişiye sökmezdi...
Şeyh Dermani El-Admin duasını okudu ve tüm cinler bir anda yok oldular
En son ŞeyhDermani tarafından Paz Ekim 12, 2008 5:39 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Cuma Ekim 10, 2008 2:54 pm |
|
|
O yıl dünyanın en mübarek 100 insanı arasında gösterilen Şeyh Dermani camide kutsal kutsal kitapları okumakla meşguldü. Şeyh Dermani tüm dinleri, tüm mezheplerin dini metinlerini okur ve bunların hepsindeki güzellikleri hatim eder ve cemaatine anlatırdı...
Şeyh Dermani'nin yardımcısı Şeyhinin müsadesini alarak içeriye girdi ve dışarıda iki köylünün çok uzaklardan Şeyh Dermani ile konuşmak için geldiğini söyledi.
En kutsal kitabın Hakk'ın yarattığı insan olduğu düşünen Şeyh Dermani yardımcısına köylüleri içeriye almasını söyledi...
Şeyh Dermani köylülerin yanına gittiğinde köylülerin yüzünde şeytani bir gücün yarattığı korkuyu hemen fark etti.
Köylülere "hoşgeldiniz" diyen Şeyh Dermani onlarla biraz sohbet ederek onları rahatlatmaya çalıştı. Tebriz yakınlarındaki bir köyden geliyorlardı. Köyleri varlıklı bir köydü ama köylerinden bahsetmeye başladıklarında yüzleri asıldı ve bir süredir gece vakti köylülerin korkusu olan bir düğünden bahsetmeye başladılar...
Bazı geceler köyü saran dağlardan aşağıya davullu zurnalı düğün alayları inmekteydi. Tüm köy halkı kapılarını pencerelerini sıkı sıkı kapatıp evlerine saklanmaktaydı. Bu düğün alayı kimi evlerin kapısını çalıyordu ama içerdekiler korkudan kapıyı açamıyordu. Daha sonra bu düğün alayı yavaş yavaş köyü terk ediyor ve köyün karanlığından kayboluyordu. Sabah kapılarını açan köylüler hemen kapılarının önüne üst üste dizilmiş taşlar buluyorlardı. Bu taşlar sadece dağların yüksek yerlerinde olan taşlardı...
Şeyh Dermani durumu anlamıştı....
DEVAM EDECEK.....
En son ŞeyhDermani tarafından Paz Ekim 12, 2008 5:39 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Cuma Ekim 10, 2008 6:07 pm |
|
|
Şeyh Dermani köylülerin kağnısı üzerinde sallana sallana köye girmişti.
Hava günlük güneşlikti ama köylülerin yüzündeki korku çok belirgindi, hiç kimse konuşmuyordu.
Şeyh Dermani'yi onunla konuşmaya gelen köylülerden birinin evinde ağırladılar, sofra kuruldu, yemekler yendi; ama bir tek söz bile edilmedi. Hava kararmaya başladıkça köydeki sessizlik iyice arttı. Kapılar kilitlendi, pencereler sıkı sıkı kapandı. Ailenin reisinin gözü sürekli Şeyh Dermani'nin üzerindeydi.
Yatma vakti geldiğinde, aile reisi:
"Şeyhim yatağınızı hazırladık," dedi.
"Sağolasın, ama ben yatmayacağım." dedi Şeyh Dermani düşünceli bir şekilde.
"Siz bilirsiniz" diyen köylü odasına çekildi.
Şeyh Dermani o akşam gene geleceklerini hissediyordu. Geleceklerdi...
Karanlık iyice çökmüştü...
Uzaktan bir ses gelmeye başladı derin derin...
"Davul..." dedi Şeyh Dermani sessizce
Düğün alayı köye doğru geliyordu...
Aceleyle aşağıya inen köylü:
"Şeyhim...geliyorlar..." dedi.
"Biliyorum" dedi Şeyh ve ayağa kalktı.
"Bana çatıya çıkan yolu göster" dedi ŞeyhDermani...
Şeyh Dermani çatıya çıktığında devasa bir düğün alayının köye girdiğini gördü.
Davullu zurnalı düğün alayı köye girdiği anda hepsi birden kafalarını kaldırıp Şeyh Dermaniye baktılar. Bu düğün alayı insan suretindeyi ama insan değildi, ifadesiz yüzlerinin arkasında merhamet dilenen ruhlar vardı. Şeyh Dermani'nin gözleri gelin ve damadı aradı, at üstündeki gelini gördü ama damat ortalıkta yoktu...
Düğün alayından kimileri bazı evlerin kapılarına vurdular ve önlerine taş dizdiler ve daha sonra yavaş yavaş karanlıkta kayboldular...
Şeyh Dermani karanlıkta kaybolan düğün alayına bakarken, başını aşağı yukarı hafif hafif sallıyordu.
Sabah olduğunda köylü kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Şeyh Dermani kapının önündeki taşa oturmuş bir taşı inceliyordu...
"Günaydın" dedi köylü...
"Günaydın...nereye gömdünüz?"dedi Şeyh Dermani yüzünde şüpheli bir ifade ile.
Köylünün yüzündeki saf ifade bir anda değişmişti...
DEVAM EDECEK |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Paz Ekim 12, 2008 5:27 pm |
|
|
Afallayan köylü ilk başta ne diyeceğini bilemedi, kem küm etti...
"Neyden bahsediyorsunuz şeyhim?"
"Onun size görünmesi şükür edilesi bir lütuftur; ama sizler bunu anlamaktan bile aciz kalmışsınız."
Köylü derin derin düşünmeye başlamıştı...
"O gece hava iyice kararmıştı. Bir an evvel köye ulaşmak için atımı son sürat köye doğru sürüyordum. Sonra karanlıkta beliren o genç çıplak erkeği gördüm. Durdum ve orda ne yaptığını sordum, ama bana cevap vermedi. Sualler sordum ağzını bile açmadı. Bir gariplik olduğunu fark etmiştim. Yanına gittim, ama kafası öndeydi ve bana bakmıyordu. Bir tokat attım, sarsılmadı bile. Yumrukladım...yere devirdim...hiç karşılık vermedi, ağzından bir ses bile çıkmadı. Yerde tekmeledim hiç bir şey olmadı. Ben durur durmaz tekrar ayağa kalkıp dikiliyordu. Ben de onu bağladım ve köye götürmek için atın arkasına attım.
Köye ulaştığımda herkesi topladım ve olanları anlattım. Daha sonra başkaları da vurmaya başladı. Ama hiç bir şey olmuyordu, hiç bir ses çıkarmıyordu. Tüm köylüler nedensiz yere öfekelenmeye başlamıştı. Herkes ona vuruyordu. Daha sonra bıçaklayanlar oldu, sopayla, çekiçle dövenler oldu. En sonunda kafasını kesmeye karar verdik ve kestik. O zaman öldü. İlk başta herkes rahatladı. Ama bu rahatlama çabuk geçti ve herkesi korku ve pişmanlık sardı. Hemen köyün uzağında bir yere bedenini ve başını gömdük.
Bu olayın olduğu günden sonra bu düğün alayları gelmeye başladı. Ona vuranların kapılarının önüne o taşları bırakmayı başladılar..."
Dikkatle dinleyen Şeyh Dermani, köylünün söyleyecek başka sözü kalmadığını fark edince konuşmaya başladı...
"Rabbimiz'in yarattığı alemler bizim yaşadığımız alemlerden ibaret değildir. Bu alemler kimi zaman birbirleri ile kesişir. Bunun sebebini bilemeyiz, ama o varlık Rabbin yarattığı başka alemlerden buraya gelmiş bir varlıktır. Belki iyi bir cindir, belki başka bir varlıktır; ama size karşılık vermemesi onun şeytandan uzak olduğunu gösterir. Sizler ise şeytanın öfkesine kapılmışsınız, çünkü imanınız o kadar kuvvetli değil. Gerçi bu sınav sizler için zor bir sınav olmuş, ama gene de şeytanın ayartmalarına dayanabilirdiniz, çünkü Rabbimiz bizlere irade vermiştir ki sebepsiz öfkelere kapılmayalım."
Aynı gün gece yarısı...
Şeyh Dermani evin çatısından düğün alayının geleceği yere doğru bakmaktaydı. Bir kaç köylü de korku içerisinde çatılarında gizlenmiş etrafı gözetlemekteydi. Köylülerin çoğu gene evlerinde saklanıyordu...
Davul sesi gelmeye başlamıştı...
Daha sonra karanlığın içinden çıkan düğün alayı köye yaklaşmaya başladı...
Ama bu sefer hemen köyün girişinde durdular...
Davul sesi kesildi...
Tüm düğün alayı bir yerin etrafına toplanmış yerdeki bir şeye bakıyordu...
Bu ölen damadın topraktan çıkarılmış cansız bedeni ve yanındaki kesik başıydı...
Şeyh Dermani bedenin ve başın temizlenmesini ve köyün girişine daha önce düğün alayının bıraktığı taşların üst üste konularak yapıldığı bir yatağın üstüne bırakılmasını buyurmuştu...
Tüm düğün alayı ölü bedene ve kesik başa bakıyordu, etrafında iyice toplandılar ve ölü bedenve kesik baş görünmemeye başladı. Düğün alayı taşlardan yapılmış yatağın etrafındann çekildiğinde ölü beden ve kesik baş artık orda değildi...Ama genç bir erkek düğün alayındaki boş atın üstüne bindiriliyordu...
Davul ve zurna tekrar çalınmaya başladı, düğün alayı hareket ediyordu ama köye doğru değil bu kez gelidkleri yere doğru...
Şeyh Dermani ise yüzünde bir gülümseme ile içinden Rabbine dualar ediyordu... |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Ptsi Ekim 27, 2008 3:02 am |
|
|
Şeyh Dermani o yıllarda bırakın Şeyhliği daha dininin en temel gereklerini bile yerine getirmeyen, en kötü günahları işleyen bir gençti...
Rakı şarap fark etmez deyip, Müslüm Hötses'in "yıkılsın camiler kurulsun meyhaneler" şarkısını dinlemeyi seven bir günahkardı...
Gene bir gece kendisi gibi günahkarlıkta ilk 100de olan yakın arkadaşı Sayid ile beraber bir içkili cümbüşten eve dönmekteydi genç Derman. Bir yandan bağıra çağıra şarkı söylerken bir yandan da yere devrilmemek için birbirlerine dayanmaktalardı.
Derken bir sokakta karşılarına Derman'ın karşı komşusu genç Fuad çıktı. Fuad ayıktı lakin o da iki kafadarın peşine takılmak istiyordu. Kısa bir hoşbeş ve sohbetten sonra Derman'ın evinde aleme hep beraber devam etmeye karar verdiler.
Eve vardıklarında Derman ve Sayid sedirlerin üstüne çuval gibi yığıldılar. Ayık olan Fuad ise nerden geldiği belli olmayan bir şarap şişesi çıkardı ve hemen açıp bir kısmını kafasına diktikten sonra diğerlerine uzattı.
Gençler günahkarlıkta bir numarayız dercesine hem içip hem de terbiyesiz, ahlaksız ve edepsiz sohbetlerini sürdürmektelerdi.
Yavaş yavaş kafa olmaya başlayan Fuad:
"Hadi üç harflileri çağıralım" dedi.
Derman ve Sayid ise içkinin verdiği etkiyle:
"Bak onları unuttuk, ayıp oldu. Çağıralım da iki tek de onlarla atalım..." gibi haddinden fazla tehlikeli espiriler yapmaktalardı.
Fuad kutsal kitabı getirdi ve okumaya başladı...
Bu sırada Derman ve Sayid edepsiz bir şarkı söylemekteydiler.
Bir süre daha okumaya devam eden Fuad aniden kitabı kapattı ve sanki başka bir dilde bir şeyler okumaya başladı. Sayid ve Derman'ın sarhoşluğu geçer gibi oldu çünkü bu okunanlar onlarda sebebini bilmedikleri bir korku uyandırmıştı.
Bu esnada Fuad'ın sesi odada yankılanmaya başlamıştı.
Derman ve Sayid odada karanlık silüetlerin belirmeye başladığını fark ettiler ve Fuad'a:
"Fuad yeter artık bırak okumayı" dediler.
Ama Fuad sanki onları duymuyordu bile ve okumaya devam ediyordu.
Karanlık siluetler odanın etrafından dönmeye başlamışlardı ve dönerken tiz bir ses çıkarıyorlardı.
Sayid ve Derman'da sarhoşluktan eser kalmamıştı.
Derken...
Derman, Fuad'ın okuduklarının ne olduğunu fark etti.
Kitaptaki ayetleri tersten okuyordu...
Ve bir şeyi daha fark etmesiyle kalbi nerdeyse duracaktı:
Fuad'ın ayakları tersti.
Bunu fark eder etmez Fuad başını kaldırıp onlara baktı. Sapsarı gözlerinin altları mordu ve yüzü bembeyazdı. Kahkaha ve çığlık karışını bir ses çıkardı ve müthiş bir hızla ayağa kalktı ve ellerini öne uzatarak onlara doğru yürümeye başladı. Tırnakları pençe gibi uzamıştı.
Sayid'in korkudan şoka girdiğini fark eden Derman onu hemen kolundan çekerek evin kapısına doğru koştu. Ama kapı açılmıyordu. Bu esnada Fuad odadan çıkmış yavaş yavaş onlara doğru gelmekteydi ve garip garip sözler fısıldayıp kendi kendine şeytan gibi gülmekteydi.
Derman istemsiz bir şekilde Rabbinin adını ağzına aldı ve kapıyı bir kez daha açmayı denedi. Kapı bu kez açılmıştı ve iki kafadar kendilerini koşarak dışarı atmışlardı.
Bu sırada olan ikinci bir olay onlar tekrar şok etmişti. Fuad beyaz entarisi içinde elinde mumla karşıdaki evinden çıkıyordu, yüzünden uykudan kalktığı belliydi. Onlara doğru yaklaştı ve:
"Hayırdır Derman bu vakitte bu ne gürültü?" dedi.
Derman durumu anlamıştı: evde onlarla beraber olan Fuad aslında Fuad değildi, onun görünümündeydi sadece.
Derman arkasına dönüp evine baktığından içerde hiç bir şey olmadığını gördü. O gün evde kalmadı, gerçek Fuad'ın evinde kalacak cesaretleri de yoktu. Bu yüzden sabah olana kadar Cami'nin önünde oturdular ve işledikleri günahlar için tevbeler ettiler. Sabah namazını tam vaktinde kılacaktı genç Derman ve bir daha ne içkiyi ağzına sürecek ne de küfrü iltifat edecekti... |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Cuma Ekim 31, 2008 12:04 am |
|
|
Kötü alışkanlıklarından uzaklaşmış ve kendini güzel ahlak yoluna, Hakikat yoluna adamış olan genç Derman'ın yaşadığı ev çok eski atalarından kalma bir evdi. Bastığı yerdeki tahtaların hepsi birden sızlanan yaşlı bir insan gibi gıcırdardı. Tahta kuruları ise evin sanki birer parçalarıydı. Bu ev genç Derman için fazlasıyla büyük bir evdi...
Derman yaşadığı korkunç olaydan sonra uzun bir süre evine adımını atamamıştı. Daha sonra konuştuğu cami imamı kendisine bir dua yazıp vermiş ve bunu eve asmasını buyurmuştı[ ] Genç Derman bu duayı asmak için eve en çok ışık giren vakitte yani öğle vaktinde gitti- abdest almayı ihmal etmeden tabi.
İçinde bir korku ile ağır adımlarla eve adım attı. Ev gayet sakin görünüyordu. Duayı bir an önce asmanın uygun olduğunu düşünen genç Derman giriş kapısının iç kısmına çerçevelettiği duayı bir çivi ve çekiç yardımı ile çakmaya başladı. Tak tak tak...
Genç Derman çiviyi çakmayı bitirmişti; ama....
Tak tak tak
Genç Dermanın tüyleri diken diken olmuştu...
Üst katlardan aynı ses gelmeye devam ediyordu, Derman ensesinde soğuk bir soluk hissetti...
"Bis......"
Genç Derman gözlerini kapatmış sürekli dua etmekteydi, soğuk nefes yavaş yavaş uzaklaştı. Genç Derman gözlerini açtı; ama soğuk nefes aniden gene ensesinde bitti ve bir fısıltı:
"Sesin geldiği yere git evladım..."
Ve soğuk nefes kaybolur...
Derman hemen önündeki kapı koluna bakıyordu; yüzü bembeyazdı, dua okuyacak cesareti bile kalmamıştı...
Ama kafasını kurcalayan bir kelime vardı: "...evladım..."
Yoksa eski hikayeler doğru muydu?
O şeytani varlık nasıl olmuştu da Derman'ın ruhunu ele geçirmemişti?
Bir hamlede ayağa kalkan o şeytani varlık nasıl olmuştu da onu hemen yakalayamamıştı?
Yoksa kaçmasına izin mi vermişti?
Yoksa bu bir ders miydi?
Peki bu dersi kim vermiş olabilirdi?
Yoksa eski hikayeler doğru muydu?
Kafasında bu sorular dolanırken üst katlardan gelen "TAK TAK TAK" sesleri hiç durmadan devam ediyordu. DEVAM EDECEK... |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Cuma Ekim 31, 2008 10:22 pm |
|
|
Genç Derman cesaretini topladı ve arkasına döndü, bu esnada bir gölge aniden üst katlara giden merdivene doğru hareket etti ve hemen gözden kayboldu. Dermanın kafasındaki sorular onu meşgul ediyor ve korkularından uzaklaştırıyordu... Derman yavaş yavaş merdivenin başına geldi ve yukarıya baktı... TAK TAK TAK sesleri devam ediyordu... Derman basamakları yavaş yavaş çıktı...üst kat zemin kata göre daha karanlıktı. Üst kata çıktığında sesin nereden geldiğini fark etti... Ses tavan arasından geliyordu... Tavan arasına çıkmak için oraya açılan kapağa bir merdiven dayaması gerekiyordu... Dermanın gözü hemen yan taraftaki duvarda asılı olan merdivene takıldı. Merdiveni kapağın altındaki çıkıntıya dayayan Derman dikkatli adımlarla yukarıya çıktı... Önce kapağı hafifçe araladı... Uzun bir süredir açılmayan kapak yüksek bir sesle gıcırdadı ve yırtılan örümcek ağlarının arasından dökülen tozlar Dermanın öksürmesine sebep oldu. Öksürmeye devam eden Derman kapağı hızla arkaya doğru attı ve TAK TAK TAK seslerinin daha yüksek gelmesinden seslerin bu tavan arasından geldiğinden emin olmuştu. Dermanın dikkatini ilk çeken şey odada pencere olamamasına rağmen odanın garip bir renkte ışıkla dolu olmasıydı... Bu ışık baktığı taraftan gelmiyordu... Arkasını görebilmek için direseklerini tabana iyice dayayan Derman içeriye zıpladı, ve üstündeki tozları silkelerken arkasına dönüp baktığında seslerin geldiği yeri gördü. Kapağından ışık sızdıran bir sandıktı bu... DEVAM EDECEK... |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Salı Kas. 04, 2008 12:09 am |
|
|
Genç Derman merakla sandığın yanına geldi... Sandığın içinden gelen seslerle beraber sandıkta zıp zıp zıplıyordu... Sandığın kilit kısmına bakan Derman sandığın kilidi olmadığını gördü... ''Haydi bismillah...'' Dermanın sandığı açmasıyla beraber içinden bir kitap havaya fırladı ve yere düşünce sanki büyük bir taşın düşmesi gibi gürültü çıkardı. Düşen kitabın sayfaları açılmış bir o yana bir bu yana hızla dönüyordu. Sayfaların içinden hafif bir ışık yayılıyordu. Ve sayfalar bir sayfaya gelince durdu... Genç Derman temkinli bir şekilde yerdeki kitaba yaklaştı ve onu yerden almak için eğildi, onu yerden kaldırmaya çalıştığında sanki bir tonluk bir kayayı yerden kaldırmaya çalıştığı sandı. Kitap bir parmak mesafesi kadar bile kıpırdamıyordu, adeta yere mıhlanmıştı... Derman kitabın önünde bağdaş kurdu ve açık olan iki sayfaya baktı...Bu sayfalar bomboştu... Derman bu sefer de kitabın diğer sayfalarına bakmak için sayfayı çevirmeye çalıştı ama......nafilie....Kitabın sayfaları sanki yapıştırılmış birer taştı... Derman ne yapacağını bilmiyordu. Kitap kaldıramayacağı kadar ağırdı, sayfaları ise çevirilemiyordu. Derken... Derman ensesinde biten buz gibi soluğu ciğerlerinde bile hissetti ve tüyleri ürperdi.. ''Kan!'' diye fısıldadı soğuk nefes tüyler ürpertici bir şekilde ve tekrar kayboldu... Derman bunun ne anlama geldiğini anlamıştı. Cebinden çakısını çıkardı ve açtı. Çakının keskin tarafını avucunda sıktı ve kitabın üstüne doğru tutarak çakıyı hızla çekti. Dermanın avucundan boşalan kan kitabın üstüne döküldü ve iyice yayılmaya başladı. Kitabın açık iki sayfası kanla tamamen boyanmıştı ve kan hızla yerde de ilerleyerek Dermana kadar ulaşmıştı. Derman elinden bu kadar fazla kan dökülmediğini biliyordu ama kan hızla odaya yayılıyordu. Bu esnada zaten hafif hafif parlayan kitabın sayfalarından bir ışık huzmesi fışkırdı ve dizleri kan içinde olan Derman yerdeki kanların üstüne düştü. Derman bir dirseğini kanla kaplı yere dayamıştı ve diğer kolunu da kitaptan fışkıran ışık huzmesine karşı gözlerini korumak amacıyla yüzüne koymuştu. Derken ani bir sessizlik...ölümcül bir sessizlik...ve zifiri bir karanlık... Derman elini gözlerinde çektiğinde gökyüzünde ayın hilal halini gördü...küçük bir yıldız onun tam önündeydi. Yere bakan Derman üstü kanla kaplı toprağın üzerinde olduğunu fark etti ve yavaş yavaş ayağa kalktı. Uçsuz bucaksız bilmediği topraklardaydı. Aniden ensesinde bir nefes hissetti; ama bu kez bu nefes sıcaktı. Hemen arkasını döndü ve gördüğü şey onu öylesine korkuttu ki gözleri fal taşı gibi açılmış bir halde geriye doğru aniden tökezledi... Devam edecek... |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları C.tesi Kas. 15, 2008 6:59 pm |
|
|
Derman karanlığın içinde hemen dibinden ona bakan bir çift göze kilitlenmişti... Gecenin karanlığının simsiyah gösterdiği bir yüze ait olan bu gözler parıl parıl parlıyordu.
Karanlık yüzlü adam bir kaç adım ileriye attığında yalnız olmadığı anlaşıldı. Yanında 6 kişi vardı.
Bu adamların kılıklarından savaşçı oldukları belliydi...
Savaşçılardan bir tanesinin kalkanı sırtında asılıydı ve çift kılıcı vardı, bu savaşçı bir Fars savaşçısıydı. Bir diğer savaşçı çekik gözlü bir Tatardı, sırtının arkasında okları görülüyordu ve yayını omzuna asmıştı. Miğferinde haç kabartma olan savaşçı ağır zırhlı bir Ermeni süvarisiydi. Peçeli Arap Bedevi savaşçısının geniş palası karanlıkta bile parlıyordu. Belinde bir gürz taşıyan uzun sakallı Rum savaşçının ağzında süreki hareket ettirdiği bir ot parçası vardı. Uzun mızrağını omzunda taşıyan ise bir Kürt savaşçısıydı...
Ama en öndeki adamın kimlerden olduğu belli değildi. Bu adam çok yaşlı bir adamdı ve sanki asası olmasa yere yığılacak gibiydi. Asasının tepesindeki parlak topun içindeki görüntü kah hilal görüntüsü alıyor, kah haça dönüşüyor, kah altı köşeli yıldız oluyordu.
Adamlardan hiç biri genç Derman'a bakmıyordu...
Derman onlara doğru yaklaştı ama sanki onu görmüyorlardı ve etraflarına bakıyorlardı...
Derman sanki kendisini kimsenin göremediği bir rüyadaydı...
Kimdi bu adamlar, onun burda ne işi vardı...
Ve bu yerdeki kan da neyin nesiydi?
Kan mı?
Derman yavaşça arkasını döndüğünde gördüğü görüntü onun tüylerini ürpertti. Ay ışığının aydınlattığı vadi cesetlerle doluydu. Yere saplanmışi mızrak, ok, ve kılıçların arasında koşturan sırtlanlar cesetlerin parçalarını sürüklüyorlardı. Nerdeyse kusacak olan Derman ağzını ve burnunu tutarak tekrar adamların olduğu tarafa döndü. Ama adamlar çoktan vadinin diğer tarafındaki tepeliklere doğru uzaklaşmışlardı. Onların nasıl bu kadar hızlı hareket ettiğine şaşan Derman arkalarından koşmaya başladı... Devam edecek... |
|
|
|
ŞeyhDermani
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Salı Kas. 18, 2008 7:37 pm |
|
|
Genç Derman koşmuştu koşmasına ama...
Karanlıkta yolunu kaybetmişti...
Asalı adam ve adamları sanki yer yarılmıştı da içine girmişlerdi...
Fakat Derman'ın onları bulması zor olmadı...
Parlayan bir kıvılcın ve ardından yakılan büyük bir ateş grubun yerini hemen belli etti...
Derman onların yanına gittiğinde savaşçılar ateşin etrafında bağdaş kurmuşlar ve derin bir sohbete dalmışlardı...
Genç Derman yanlarına geldi, ama hiç biri onu görmüyordu...
Derman görünmez mi olmuştu?
Aklına bir fikir geldi ve ateşe yaklaştı...
Hiç bir sıcaklık hissetmiyordu...
Elini ateşe yaklaştırdı ve ateşin içine koydu...ama eli hiç bir şey hissetmiyordu...
Yoksa Derman hayalet mi olmuştu...
Aniden ateşe atılan bir odun parçası onu irkiltti..
Derman konuşmaları en iyi duyabilceği yer olan ateşin dibine oturdu ve dinledi...
''Bu katliamı ancak devasa bir ordu yapabilir'' dedi Tatar savaşçı elindeki bir okla oynarken.
''Mücahid Raşid'in askerlerinden başka hiç bir ölü yok...'' dedi Fars savaşçı elleri dizlerinde.
''Belki ölülerini topluyorlardır!'' dedi Ermeni, miğferindeki haçı ovarken.
''Onlara ait bir tane kılıç, bir tane mızrak, hatta bir tane ok bile yok; onları da topluyor olamazlar. Hem ölülerini toplasalar bile bu onları yavaşlatır, ama onlar rüzgar gibi hızlılar ve gölgelerini bile göremedik daha...'' dedi Kürt savaşçı...
''Bu olsa olsa Şeytan'ın bir işidir'' dedi Bedevi Arap ve hiç konuşmayan yaşlı adama baktı...
Onun dönmesiyle tüm diğer savaşçılar ona döndü...
Bedevi Arap devam etti...
''Öyle değil mi Şeyh Dermani hazretleri?''
Bu söz genç Dermanı'ın üstüne bir kova sıcak su gibi döküldü...
Yoksa bu yaşlı adam...
''Şeytan'ın o kadar çok hilesi vardır ki hangisi olduğunu bir tek Rabbim bilir; ama yakında bildiğini bize de gösterecektir...'' dedi yaşlı adam tok sesi ile.
Derman yaşlı adamın yüzüne sanki kilitlenmişti...
Bu adam Derman'ın büyük dedelerindendi. Babası ona onun ismini vermişti. Bu yaşlı adam Horasan illerinde güzel ahlakı ve yüce ilmi ile tanınan muhterem bir kişiydi. Haçlı seferleri sırasında cihada katılmış ve bir daha geri dönmemişti...
Derman'ın bedeninin burada olmadığı belliydi ama zihni kesinlikle burdaydı ve burası zamanda kadim çağlardı. Selahaddin Eyyubi'nin Haçlılar üstüne cihad ilan ettiği yıllardaydı.
Bu Rabbin ona bir mükafatı mıydı? Yoksa bir dersi miydi? Yoksa bir sınavı mıydı?
Devam edecek... |
|
|
|
yolcu
KFCADMİN
|
Konu: Geri: ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları Çarş. Kas. 19, 2008 7:42 pm |
|
|
Lütfen rp ile reel hayatı karıştırmayalım.İstek üzerine rp temizlenmiştir. |
|
|
|
|
ŞeyhDermani Hazretleri'nin Korkunç Maceraları |
|
|
1 sayfadaki 1 sayfası |
|
|
Bu forumun müsaadesi var: |
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|
|
|
|
| |