karademir
|
Konu: guzel günler ve ayrılık. Paz Mart 08, 2009 10:43 pm |
|
|
1456 nın kışıydı , sertti , soğuktu. Kırklareli'ne kar yağıyordu. Yetimhane de 2 genç soğuğa aldırmadan dışarda duruyordu. Birinin adı karademir, diğerininki ise utkubaba idi. Utkubaba birden konuşarak gecenin sessizliğini bozdu.
-ne dersin yapalım mı?
-bilmem ki yapabilirmiyiz?
-denemekte fayda var sen yapmasan bile ben yapacağım.
-tamam ne zaman yapıyoruz?
-hemen şimdi. Herkez uyumuştur harekete geçme vakti.
Demir ve utku sessizce içeri girdi. Müdürün odasına gittiler. Müdürün kesesinden 100 akce çaldılar. Tam çıkacakken demir sessizce konuşmaya başladı.
-aç kalırız yemek de alalım.
-tamam kilerden alırız.
Kilere girdiler ve ordan da 4 ekmek çaldılar. Bu onların ilk hırzızlığıydı. Kimseye gözükmeden kaçtılar...
Osmanlı vatandaşı olabilmek için 90 akcelerinin olması 3 kişinin onlara güvenmesi ve en aşagı 2 gün de camide çalışmaları gerekiyordu. Hemen kendilerini bir camiye kapattılar. Savaş vardı çalışacak yer yoktu. Onlarda camide çalıştılar açlığa dayanıp ellerindeki ekmekleri sattılar. Bir haftaya kalmadan herşey tamamdı heyecandan yerlerinde duramuyor ne yapacaklarını şaşırıyorlardı.
İlk fırsatta beylerbeyinin başkatibinin huzuruna çıktılar 90 akçe verip tarla alacaklardı vatandaş olacaklardı. Ama demir ve utku 'nun başka planları vardı. Göçebe olarak sürekli gezeceklerdi kendi masraflarını kurtaracak şekilde tüccar olacaklardı.
Vatandaş olur olmaz yola çıktılar yolda giderken utku nun eşkiyalık fikrine demir sıcak baktı ve yolcuları soymaya karar verdiler tek başlarına bir şey yapamayacaklardı ama 2 kişiyken büyük işler yapabilirlerdi. Yoldan geçenleri beklediler kaba kuvvetle heybeyi ve keseyi aldılar uzun zaman sonra yemek gören çaylak eşkiyalar bir oturuşta bir sürü şey yediler.
Diğer gün gene aynı noktada beklemeye başladılar bu sefer ki gelen büyük bir tüccardı direnmeye çalıştı fakat kurtulamadı. Demir yolcuyu bağlarken utku katırlardaki eşyalara bakıyordu. Tek başına bu kadar yükle gezilir mi diye için için gülüyordu. Utku ve demir bu malları alınca hemen soygunu bıraktılar çünkü savaş zamanıydı ordular etrafta geziniyordu yaşadıkları yerde haydutlara Müsaade edilmiyordu. Hemen şarköy'e geçip orda yaşamaya başladılar ordu korkusundan dışarı çıkamıyorlardı. Ordunun uzakta olduğunu öğrenince hemen bir gece yarısı kimseye gözükmeden kaçtılar. Tabi o sıralarda soydukları tüccar bunları dava etmiş ,kadı bunları bekliyordu.
Artık paçavralardan kurtulmuş, kılıç kalkanı bile olan her gün et sebze meyve yiyen kişiler olmuşlardı ama dava nın sonucu nu merakla bekliyorlardı.
Utku artık bırakma taraftarıydı ama demir daha büyük soygunlarla devam etmek istiyordu. Sürekli et yiyip kuvvetleniyordu. Utku yu ikna edemeyince demir tek başına soyguna çıktı ama tek başına çok zordu nitekim öyle de oldu. İlk gün çok ama çok kuvvetli kötü niyetli bir kişi demir i soymaya kalktı tabi demir de mallarını verecek göz yoktu. Sıkı bir kavga başladı demir ufak tefek olmanın verdiği avantajla kurtuldu üstüne bir de dayak attı.
Tek başına bir iş yapamayacağını anlayan demir hemen kasabaya dönerek utku yu da aldı. Birlikte gene pusu kurdular ama üç dört gün durmalarına rağmen hep fakir köylüler denkgeliyordu.
Utku daha fazla dayanamadı ve artık soygun yapmayacağını bir kasabaya yerleşip orda meslek sahibi olmak istediğini söyledi. Demir ne yaptıysa vazgeçiremedi. Ve utku vedalaşıp gitti...
Bu duruma çok üzülen demir kendini kahretti üzüntüden kendini alkol ve tütün e verdi. Bütün gece içti ve sabaha karşı birinin o bölgeden geçtiğini farketti. Hemen kollarını sıvayan demir iyi bir soygun yapıp utku ya göstermek istedi belki malları görünce geri utku vazgeçerdi.
Yanında taşıdıpı sopa yı yolcunun kafasına vurdu. Alkol ünde verdiği etkiyle yüzünü göremiyordu yolcu bayılmıştı. Hemen kesesini ve heybesini aldı. Onu orda baygın halde bırakıp bir yer bulup yattı sabah kalktığında bir güvercin yanında bekliyordu. Ayağındaki notu aldı ve okumaya başladı.
“bu muydu senin abiliğin beni niye soydun? ” mektubu inceleyen demir utku'dan geldiğini anladı pişmandı arkadaşını kardeşini sağ kolunu soymuştu ama iş işten geçmişti, yapacak bir şey yoktu. Kasabaya dönüp mallarını iade edip özür dilemek istedi hemen yola çıktı...
Utku dün gecenin verdiği sıkıntıyla, yalpalaya yalpalaya yürüyordu. Bu nasıl olurdu. Hayatta en güvendiği kişiden sopa yemişti. O sırada güvercin geldi cevap geldi ümidiyle hemen mektubu açtı.
“kusura bakma bilerek olmadı tanıyamadım mallarını iade edeceğim merak etme.”
utku yazıyı okuyunca boşuna sıkıntılandığını anladı. Hemen evine gidip tarlalarının durumuna baktı ikiside hasat a hazırdı. Evinde 4 sebze si vardı bunlarla durumu kurtarırım demir'in 2 gününü boşa harcamayım diye düşündü. Hemen demir e bir mektup yazmaya karar verdi.
“malları getirmene gerek yok boşuna vaktini harcama bir ara alırım.”
Evindeki sebzeleri yiyip işe koyuldu... |
|