Rönesans Krallıkları Alternatif Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Rönesans Krallıkları Alternatif Forumu

RK KRALLIKLAR Rönesans Krallıkları Oyununun Sevenleri Tarafından Yapılan Alternatif Bir Forumdur.
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Yeni İletilerYeni İletiler  RK Dünya HaritasıRK Dünya Haritası  

alıntı oyunu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki
Yazar Mesaj
islam44.

islam44.



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 22, 2009 10:12 am

evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ilknur

ilknur



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedÇarş. Ocak 28, 2009 8:01 pm

evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 12:55 pm

ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asmen

asmen



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 1:15 pm

recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 1:16 pm

asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kartal13

kartal13



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 1:36 pm

recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 1:38 pm

kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kartal13

kartal13



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 2:47 pm

recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar

sdfsdfgdf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
infini

infini



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 3:11 pm

kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar

sdfsdfgdf


saçma bence
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ilknur

ilknur



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 4:01 pm

sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPerş. Ocak 29, 2009 4:33 pm

ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
nicomedia1

nicomedia1



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedC.tesi Ocak 31, 2009 12:25 am

recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedC.tesi Ocak 31, 2009 10:31 am

nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
FranSuVa1905
Moderatör
Moderatör
FranSuVa1905



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedC.tesi Ocak 31, 2009 4:59 pm

recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asmen

asmen



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 12:12 am

FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
dudaktriyakisi

dudaktriyakisi



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 12:17 am

asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
S4ldir4y

S4ldir4y



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 1:36 am

dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<blockquote>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</blockquote><blockquote>





</blockquote>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
FranSuVa1905
Moderatör
Moderatör
FranSuVa1905



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 12:20 pm

S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<blockquote>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</blockquote><blockquote>





</blockquote>


Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ilknur

ilknur



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 7:45 pm

FranSuVa1905 demiş ki:
S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun



evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü


<BLOCKQUOTE>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</BLOCKQUOTE>
<BLOCKQUOTE>





</BLOCKQUOTE>


Adamım naptın sen destan yazmışın resmen







bencede destan yazmışlol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Barbarov

Barbarov



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 7:47 pm

FranSuVa1905 demiş ki:
S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<blockquote>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</blockquote><blockquote>





</blockquote>


Adamım naptın sen destan yazmışın resmen

[/quote]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 7:50 pm

Barbarov demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<BLOCKQUOTE>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</BLOCKQUOTE>
<BLOCKQUOTE>





</BLOCKQUOTE>


Adamım naptın sen destan yazmışın resmen

[/quote]


FETİH MARŞI

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Barbarov

Barbarov



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 7:52 pm

recep298 demiş ki:
Barbarov demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<blockquote>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</blockquote>
<blockquote>





</blockquote>


Adamım naptın sen destan yazmışın resmen



FETİH MARŞI

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.![/quote]


ben kazandım gare
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 7:54 pm

Barbarov demiş ki:
recep298 demiş ki:
Barbarov demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<BLOCKQUOTE>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</BLOCKQUOTE>
<BLOCKQUOTE>





</BLOCKQUOTE>



Adamım naptın sen destan yazmışın resmen



FETİH MARŞI

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!


ben kazandım gare[/quote]

kural
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kartal13

kartal13



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 8:05 pm

FranSuVa1905 demiş ki:
S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<BLOCKQUOTE>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</BLOCKQUOTE>
<BLOCKQUOTE>





</BLOCKQUOTE>


Adamım naptın sen destan yazmışın resmen



ehuehuehu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
recep298

recep298



alıntı oyunu Vide
MesajKonu: Geri: alıntı oyunu alıntı oyunu Icon_minipostedPaz Şub. 01, 2009 8:09 pm

kartal13 demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
S4ldir4y demiş ki:
dudaktriyakisi demiş ki:
asmen demiş ki:
FranSuVa1905 demiş ki:
recep298 demiş ki:
nicomedia1 demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
sonsuz demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
kartal13 demiş ki:
recep298 demiş ki:
asmen demiş ki:
recep298 demiş ki:
ilknur demiş ki:
evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım Smile
bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne????

tuhaf bi oyun

evet alıntı alıntı nere kadar
sdfsdfgdf


saçma bence


Bencede lol!

biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Smile

Fazla alıntı göz çıkarmaz lol!

Razz


bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş Very Happy

kural kural POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. kural kural
lol! lol! lol! lol! lol! lol!

hepinize ayrı ayrı katılıyorum Very Happy






TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI



Yrd.Doç.Dr. Muna
Yüceol ÖZEZEN
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

<BLOCKQUOTE>




1.
Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat
anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz
durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla
kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya
değer birtakım özellikleri vardır.





Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi,
zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı
sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. /
Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat
sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi
on geçe / saat on civarında
gibi. Türkiye Türkçesinde
zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da
söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları,
yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün
eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te
buluşalım. / [Saat] dokuza on var.
gibi.




Bu
anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya
başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir
yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca
metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların
değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile
ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım
biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat
sözcüğü "zaman, vakit, an"1
anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim
olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat
gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk
sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün,
daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları
yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir.
Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık
kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle
Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir
koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün
saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi
kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990,
s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte
namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması
zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı
olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla
kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş
saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen
birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu
anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım
biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı
kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde
rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları,
özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise
yaygın olarak kullanılmıştır:






Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç
raddelerinde
Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)





Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe
üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299,
s.312),





Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami:
1989, s.699) gibi.





2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat
sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor
gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü
sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla
geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi
değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat
anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre
Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım
biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli
veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?"
sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki
anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00"
gibi adlar verilir:





2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı,
yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü
getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi.
Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30",
özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak
yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor
koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat
kaç?
" sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman
anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi.
cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da
düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı
olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Saat kaç civarında? / Ne zaman?"
vb. sorulara yanıt
oldukları zaman durum değişmektedir.





Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum
ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci
olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi.
Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi
olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz,
siz de [saat] ikiye doğru gelin.
gibi. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan
veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük
birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım
tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap
yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap
yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel
oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum
ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci
olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik
cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak
değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir
sözcük öbeği tanımlaması yoktur.





Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat
kaç?"
sorusunaverilen yanıtta "Saat iki
oldu. / Saat ikiye geldi."
cümlelerinden kısalma olduğu
düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? /
Ne zaman?"
sorularına yanıt olan biçimleri
açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla
ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı
en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu
anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti
varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat
tamlamasına karşılık gelmektedir:





saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da /
saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da /
belki daha da
ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği
zaman]'da.





Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil
öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak
artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok
olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim
cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide"
için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi
bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya
çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi
öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle
içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA
ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir
birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği
"saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir
öneri olarak düşünülebilir.





2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın
belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği
kuruluşları söz konusudur:





Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor.
veya





saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,





saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.





2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman
anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri
olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük
birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi
kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var.
gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük
zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor"
fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat
beşi çeyrek geçiyor.
gibi. geç- fiilinin, metin
bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur.
Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt
sözcüğün kullanılmamasıdır: var
~
yok

veya
geçiyor


~

kalmış
.
Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi
var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor."
cümlelerinde
"yirmi"
ve "çeyrek" sözcüklerinin saat
gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne
gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede
iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve
"çeyrek"
ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve
miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf
tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.





2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği
kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim
tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi
öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-"
karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki
"var"
ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir.
Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri
yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak
kalıplaştığını da eklemek gerekir.





2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki
sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek
için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin
veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak
katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat
kaçta? / Saat kaç civarında?"
vbsorularından
daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?"
biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li
anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle
anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise
ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması
birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?"
sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin
yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.





3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları,
henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur.
Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri,
Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi
kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya
çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye
Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık.
Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı
başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek
istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı
biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin
içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında
üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde
adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak
yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor"
fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve
"sularında"
lı isim tamlamaları veya "geçe" ve
"kala"
lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır."

</BLOCKQUOTE>
<BLOCKQUOTE>





</BLOCKQUOTE>



Adamım naptın sen destan yazmışın resmen



ehuehuehu


affraid
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

alıntı oyunu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 3 sayfası Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Rönesans Krallıkları Alternatif Forumu :: Sınır Dışı :: Geyik Sofrası :: Forum Oyunları -