|
|
Yazar |
Mesaj |
ilknur
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Salı Şub. 03, 2009 12:42 pm |
|
|
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
|
|
|
|
recep298
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Salı Şub. 03, 2009 12:54 pm |
|
|
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
|
|
|
|
Lord Sting Of Died
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Salı Şub. 03, 2009 4:06 pm |
|
|
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <blockquote>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </blockquote> <blockquote>
</blockquote>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun |
|
|
|
ilknur
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Salı Şub. 03, 2009 4:52 pm |
|
|
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun |
|
|
|
recep298
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Salı Şub. 03, 2009 5:25 pm |
|
|
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun |
|
|
|
ilknur
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Salı Şub. 03, 2009 5:35 pm |
|
|
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Paz Şub. 08, 2009 1:27 pm |
|
|
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Paz Şub. 08, 2009 1:28 pm |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D Süper post kasacağım:D |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Paz Şub. 08, 2009 1:29 pm |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D |
|
|
|
recep298
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Perş. Şub. 12, 2009 5:41 pm |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D |
|
|
|
ilknur
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Perş. Şub. 12, 2009 7:59 pm |
|
|
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu C.tesi Şub. 14, 2009 10:34 am |
|
|
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <blockquote>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </blockquote> <blockquote>
</blockquote>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D
Hıhıhı ben de devam ediyorum:D |
|
|
|
ilknur
|
Konu: Geri: alıntı oyunu C.tesi Şub. 14, 2009 10:20 pm |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D
Hıhıhı ben de devam ediyorum:D |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu C.tesi Şub. 14, 2009 11:00 pm |
|
|
- ilknur demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <blockquote>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </blockquote> <blockquote>
</blockquote>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D Hıhıhı ben de devam ediyorum:D Beni kimse geçemez |
|
|
|
nicomedia1
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Paz Şub. 15, 2009 2:59 pm |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D Hıhıhı ben de devam ediyorum:D Beni kimse geçemez asıl beni |
|
|
|
turkishhabibi
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Paz Şub. 15, 2009 3:03 pm |
|
|
- nicomedia1 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D Hıhıhı ben de devam ediyorum:D Beni kimse geçemez asıl beni behn gechtim amaa |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Paz Şub. 15, 2009 3:11 pm |
|
|
- turkishhabibi demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <blockquote>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </blockquote> <blockquote>
</blockquote>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D Hıhıhı ben de devam ediyorum:D Beni kimse geçemez asıl beni behn gechtim amaa Alıntı krali benim |
|
|
|
nicomedia1
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Cuma Şub. 20, 2009 6:26 pm |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- turkishhabibi demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D Hıhıhı ben de devam ediyorum:D Beni kimse geçemez asıl beni behn gechtim amaa Alıntı krali benim Orda Kisme varmıı ?? |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Cuma Şub. 20, 2009 9:19 pm |
|
|
- nicomedia1 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- turkishhabibi demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <blockquote>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </blockquote> <blockquote>
</blockquote>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Devam ediyorum:D Hıhıhı ben de devam ediyorum:D Beni kimse geçemez asıl beni behn gechtim amaa Alıntı krali benim Orda Kisme varmıı ?? Kral yine benim |
|
|
|
alpi_03
|
Konu: Geri: alıntı oyunu C.tesi Şub. 21, 2009 2:05 am |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence Mcx:P
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D Süper post kasacağım:D |
|
|
|
The Spartans
|
Konu: Geri: alıntı oyunu C.tesi Şub. 21, 2009 12:42 pm |
|
|
- alpi_03 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence Mcx:P
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Evet |
|
|
|
Capanoglufetihbey
|
Konu: Geri: alıntı oyunu C.tesi Şub. 21, 2009 2:10 pm |
|
|
- The Spartans demiş ki:
- alpi_03 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence Mcx:P
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Evet Güzel oyunmuş |
|
|
|
recep298
|
Konu: Geri: alıntı oyunu C.tesi Şub. 21, 2009 4:23 pm |
|
|
- Capanoglufetihbey demiş ki:
- The Spartans demiş ki:
- alpi_03 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence Mcx:P
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <BLOCKQUOTE>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </BLOCKQUOTE> <BLOCKQUOTE>
</BLOCKQUOTE>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Evet Güzel oyunmuş |
|
|
|
EmirBerkKorkmaz
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Paz Şub. 22, 2009 4:36 pm |
|
|
- recep298 demiş ki:
- Capanoglufetihbey demiş ki:
- The Spartans demiş ki:
- alpi_03 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence Mcx:P
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <blockquote>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </blockquote> <blockquote>
</blockquote>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Evet Güzel oyunmuş Ben ben ben! |
|
|
|
alpi_03
|
Konu: Geri: alıntı oyunu Ptsi Şub. 23, 2009 12:41 pm |
|
|
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- Capanoglufetihbey demiş ki:
- The Spartans demiş ki:
- alpi_03 demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- EmirBerkKorkmaz demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- Lord Sting Of Died demiş ki:
-
- Alıntı :
- ilknur demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- S4ldir4y demiş ki:
- dudaktriyakisi demiş ki:
- asmen demiş ki:
- FranSuVa1905 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- nicomedia1 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- sonsuz demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- kartal13 demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- asmen demiş ki:
- recep298 demiş ki:
- ilknur demiş ki:
- evt.arkadaşlar oyun çok basit yazılan yazıları alıntı yapacağız.bakalıkm en çok alıntıyı kim yapacak.
alıntı yaptım bu oyunun sebebi yazilanlarin gitgide uzamasi mi ne???? tuhaf bi oyun evet alıntı alıntı nere kadar sdfsdfgdf
saçma bence Mcx:P
Bencede biraz daha ilerlersek ban ycez alıntı yapmaktan Fazla alıntı göz çıkarmaz
bu oyunu ben çok önceden planlamıştım da hatta ismini alıntı oyun diye koyacaktım boşver dedim bnim yerime başkası koymuş POST KASİP DURMAYİN ARKADASLAR.. hepinize ayrı ayrı katılıyorum
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SAAT ANLATIMLARININ SÖZDİZİMSEL YAPISI
Yrd.Doç.Dr. Muna Yüceol ÖZEZEN Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü <blockquote>
1. Saptayabildiğimiz kadarıyla, kaynaklarda Türkçede saat anlatımlarının sözdizimi özellikleri üzerinde henüz durulmamıştır. Oysa günlük yaşamımızda büyük bir sıklıkla kullandığımız bu anlatım biçimlerinin üzerinde durulmaya değer birtakım özellikleri vardır.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz anlatım biçimi, zamanın, başına "saat" sözcüğü getirilerek anlatıldığı sözdizimsel birlikteliklerdir: Saat kaç? / Saat bir. / Saat yedi. / Saat 14.30. / Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. / saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe / saat on civarında gibi. Türkiye Türkçesinde zaman anlatımlarının, yalnızca bu biçimlerde sağlandığı da söylenebilir. Çünkü bunların dışındaki anlatım olanakları, yukarıda verilen örneklerdeki "saat" sözcüğünün eksiltilmesinden başka birşey değildir: [Saat] 13.15'te buluşalım. / [Saat] dokuza on var. gibi.
Bu anlatım biçimlerinin Türkçede, ne zamandan beri kullanılmaya başladığı ve ne zaman yaygınlaştığı konusunda kesin bir yargıda bulunmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca metinlerinin taranması ile elde edilecek sonuçların değerlendirilmesine bağlıdır. Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili olarak taradığımız eserlerde bu tip anlatım biçimlerine rastlamadık. Bu dönemdeki metinlerde saat sözcüğü "zaman, vakit, an"1 anlamlarıyla ve sıfat tamlaması birlikteliği içinde isim olarak kullanılmıştır: ol saat, heman saat, bir saat gibi. Ancak bu metinlerden birinde dikkati çeken "buçuk sâ'at" tamlaması (Özmen: 1984, s. 167), saat sözcüğünün, daha o zamanlardan başlayarak "zaman, vakit, an" anlamları yanında saat anlamıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkçede saat sözcüklü saat anlatımlarının yaygınlık kazanması ile mekanik saatlerin bulunarak özellikle Osmanlılarda yaygın olarak kullanılması arasında bir koşutluk olduğu söylenebilir. Gerçi "İnsanların günün saatlerini bilme arzusu yıl, mevsim, ay ve hafta gibi kavramların gelişmesi kadar eski olmalıdır." (Çam: 1990, s.3). Özellikle doğu toplumlarında İslamiyetle birlikte namaz ve oruç zamanlarının tam olarak saptanması zorunluluğu, çeşitli aletlerin bulunması ve kullanılması sonucunu doğurmuştur. Doğu toplumlarında ve buna bağlı olarak Osmanlılarda bu gereksinim sonucunda yaygınlıkla kullanılan aletler, rubu tahtası, usturlap ve güneş saatleridir. Bu ilkel aletlerde dahi, görülen ve gözlemlenen birimin bir biçimde söze döküldüğü tartışmasızdır. Ancak bu anlatım biçimlerini ve çalışma konumuz olan anlatım biçimleriyle ne ölçüde ilişkili olduğunu saptayamadığımızı kabul etmek durumundayız. Eski Anadolu Türkçesinde rastlayamadığımız "saat" sözcüklü zaman anlatımları, özellikle 18.-19. yüzyıl Osmanlı Türkçesi metinlerinde ise yaygın olarak kullanılmıştır:
Cuma gelince karar veçhile beyin arkadaşları saat üç raddelerinde Üsküdar'a geçerler. (Özön: 1971, s.46)
Gece saat altı sularında harem merdiveninin şu bahçe üzerine olan kapısı açıldı, gölge peyda oldu. ( Cezmi: 1299, s.312),
Saat beşte geldim. (Şemsettin Sami: 1989, s.699) gibi.
2. Türkiye Türkçesinde saat anlatımlarının hepsinde saat sözcüğü söz konusu birlikteliklere özne olarak katılıyor gibi görünmektedir. Ancak yüzeysel bir bakış açısının ürünü sayılabilecek bu açıklama, başka bakış açılarıyla geçerliliğini yitirmektedir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Türkiye Türkçesinde kaç tür saat anlatımı olduğunu belirlemek gerekmektedir. Buna göre Türkiye Türkçesinde saat anlatımları başlıca iki anlatım biçimiyle sağlanmaktadır. Her iki anlatım biçimi de gizli veya açık bir "Saat kaç?" veya "Saat kaçta? / Ne zaman?" sorularının yanıtı niteliğindedir ve yine her iki anlatım biçiminde zamana "bir, beş, 15.45, 18.00" gibi adlar verilir:
2.1 Birinci tip anlatımlarda, verilmek istenen zaman adı, yani kesin zaman, başına bir "saat" sözcüğü getirilerek verilir: Saat iki. / Saat 13.30. gibi. Bu yapılar, bu biçimleriyle yüklemleri "iki / 13.30", özneleri "saat" olan isim cümleleridir. Ancak yüklemlerin, kullanımda büyük bir yaygınlıkla Dor koşacını almaması dikkat çekicidir. Bu yüzden "Saat kaç? " sorusunun yanıtı olan bu kesin zaman anlatımlarının "Saat iki oldu." / Saat ikiye geldi. cümlelerinden kısalma yoluylaoluştuklarını da düşünmek mümkündür. Yine "Saat kaç?" sorusunun yanıtı olan bu cümleler, "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Saat kaç civarında? / Ne zaman?" vb. sorulara yanıt oldukları zaman durum değişmektedir.
Bu durumda "Saat iki." cümlesi bazan sonuna +DA durum ekini alarak başka bir cümleye doğrudan doğruya zarf tümleci olarak katılmaktadır: "Saat ikide gelirim." gibi. Bazan da cümle içindeki bir ögenin herhangi bir birimi olmaktadır: Biz [saat] ikiden önce burada oluruz, siz de [saat] ikiye doğru gelin. gibi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi cümlede doğrudan doğruya zarf tümleci olan veya bir ögenin bir birimi durumundaki bu iki sözcüklük birlikteliğe cümle adını vermek, peşi sıra birtakım tartışmaları da getirmektedir. Çünkü Türkçede örneğin "Kitap yararlıdır.", "Öğrenci okuldadır." isim cümlelerinde "kitap yararlı." ve "öğrenci okulda" bölümlerinin veya "Resim güzel oldu." fiil cümlesinde "resim güzel" bölümümünün, bir durum ekini alarak (örneğin +DA) bir başka cümleye zarf tümleci olması yaygın bir özellik değildir. Buna göre bu birliktelik cümle değilse hangi sözcük öbeği olarak değerlendirilmelidir? Kaynaklarda bu veya buna benzer bir sözcük öbeği tanımlaması yoktur.
Belirtildiği gibi kesin zamanı öğrenmek için sorulan "Saat kaç?" sorusunaverilen yanıtta "Saat iki oldu. / Saat ikiye geldi." cümlelerinden kısalma olduğu düşünülse bile, bu "Saat kaçta? / Saat kaç sularında? / Ne zaman?" sorularına yanıt olan biçimleri açıklamamaktadır. Buikinci tip saat anlatımlarıyla ortaya çıkan sözcük öbeği, içerdiği yargımsı anlamdan dolayı en fazla olarak fiilimsi öbeklerine benzemektedir. Zaten bu anlatım biçimi neredeyse tam olarak ve derin eksilti varsayımlarıyla sıfatı bir sıfat-fiilden oluşan bir sıfat tamlamasına karşılık gelmektedir:
saat 13.30'da = saat[+in] 13.30 [olduğu zaman]'da / saat[+in] 13.30['u gösterdiği zaman]'da / belki daha da ileri giderek saat[+te göstergelerin] 13.30[+u gösterdiği zaman]'da.
Bu varsayımsal karşılıklarda saat ilk iki sıfat-fiil öbeğinde özne, sonuncusunda dolaylı tümleç olmaktadır. Ancak artık genel kullanımda bu derin yapılar tamamen yok olmuştur. Bu yüzden "Saat iki."'yi basit bir isim cümlesi olarak değerlendirebilmemize rağmen "saat ikide" için aynı özgürlüğe sahip değiliz. Zaten Türkçede herhangi bir ek almamış iki ismin (isim+ isim) ilişkisi olarak ortaya çıkan bazı sözcük öbeklerinde de çeşitli fiilimsi öbeklerinden kısalma mantığı söz konusudur. Buna göre, cümle içerisinde çeşitli durum ekleriyle bir öge (özellikle +DA ile zarf tümleci) veya başka sözcük öbekleri içerisinde bir birim (örneğin saat üç+e doğru) olan bu birlikteliği "saat öbeği" terimiyle tanımlamak tartışılabilir bir öneri olarak düşünülebilir.
2.2 İkinci tip anlatım biçiminde, yaklaşık zamanın belirtildiği açık cümle veya isim tamlaması / fiilimsi öbeği kuruluşları söz konusudur:
Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor. veya
saat beşe beş kala / saat on ikiyi on geçe,
saat iki civarında / saat yedi sularında gibi.
2.2.1 Cümle kuruluşlarıyla sağlanan yaklaşık zaman anlatımlarında, bir zamanın yirmi dört ana dilimden biri olarak adlandırılması için gereksinim duyduğu daha küçük birim zamanı belirtmek için "var" isim yüklemi kullanılır: Saat üçe beş var. / Saat ona yirmi var. gibi. Bir ana birimle birlikte kendisinden artık küçük zaman biriminin belirtildiği durumlarda ise cümle "geçiyor" fiil yüklemini alır: Saat dördü on geçiyor. / Saat beşi çeyrek geçiyor. gibi. geç- fiilinin, metin bağlamıyla ilgili olarak başka çekim ekleri aldığı da olur. Burada ilginç olan iki karşıt anlatım için iki karşıt sözcüğün kullanılmamasıdır: var~ yok veya geçiyor
~ kalmış. Ancak bundan daha dikkate değer olan "Saat on bire yirmi var. / Saat sekizi çeyrek geçiyor." cümlelerinde "yirmi" ve "çeyrek" sözcüklerinin saat gibi"ne" sorusunun karşılığı ve dolayısıyla özne gibi görünmesidir. Ancak olanı / kılanı tek olan bir cümlede iki özneden söz edilemez. Şu durumda "yirmi" ve "çeyrek" ögelerinin yükleme "ne kadar" sorusuyla ve miktar belirtmek yoluyla bağlandıklarını ve cümleye zarf tümleci olarak katıldıklarını söylemek gerekmektedir.
2.2.2 Yaklaşık zaman anlatımlarının sözcük öbeği kuruluşlarında ya "civarında / sularında"lı isim tamlamaları veya fiilimsi öbekleri kullanılır. Fiilimsi öbeği olarak kullanımda "geç-" ve "kal-" karşıt fiilleri yer alır: [saat] ikiye beş kala veya [saat] onu çeyrek geçe gibi. Cümle kuruluşundaki "var" ismi, bu yapılarda "kal-" olarak değişir. Yine bu tip zaman anlatımlarında başka zarf-fiil ekleri yanında yaygın olarak -A zarf-fiil ekinin kullanılarak kalıplaştığını da eklemek gerekir.
2.3 Saati öğrenmek için kurulan soru cümlelerindeki sözcüklerin dizimleri de ilginçtir. Kesin zamanı öğrenmek için genelde "Saat kaç?" sorusu sorulurken, kesin veya yaklaşık zamanın başka bir cümleye zarf tümleci olarak katıldığı durumlarda "Ne zaman?" sorusu "Saat kaçta? / Saat kaç civarında?" vbsorularından daha sık olarak kullanılmaktadır. "Kaç gibi?" biçimindeyaygınlaşan anlatım ise yanlıştır. Saat'li anlatımlarda saat sözcüğü özne işleviyle kesinlikle anlatımın başında yer almaktadır. Kaç soru sıfatı ise ya tek başına veya bir isme bağlanarak sıfat tamlaması birlikteliğiyle cümlenin yüklemi olmaktadır. "Ne zaman?" sorusunda ise özne biçimsel olarak yoktur ve cümlenin yüklemi "ne" soru sıfatlı bir sıfat tamlamasıdır.
3. Sonuç olarak, Türkiye Türkçesinde zaman anlatımları, henüz üzerinde ayrıntılarıyla durulmamış bir konudur. Türkçedeki zaman anlatımlarının sözdizimsel özellikleri, Eski Türkçeden çağdaş Türk lehçelerine uzanan bir çizgiyi kapsayacak bir çalışmayla, genel olarak ortaya çıkarılabilir. Biz bu çalışmayla yalnızca Türkiye Türkçesindeki genel özellikler üzerinde durmaya çalıştık. Buna göre saat anlatımları, kesin zamanı belirten başlı başına bir yargı olduğu zaman saat özne, iletilmek istenen zaman adı da yüklem olmaktadır. Bu yapı, yargı biçimiyle ve fakat sözcük öbeği işleviyle başka cümlelerin içinde de yer alabilmektedir. Dilbilgisi kaynaklarında üzerinde durulmayan bu öbek, saat öbeği biçiminde adlandırılabilir. Yaklaşık zaman anlatımlarında genel olarak yargı durumunda "var" ismi ile "geçiyor" fiili, sözcük öbeği kuruluşlarında "civarında" ve "sularında"lı isim tamlamaları veya "geçe" ve "kala"lı fiilimsi öbekleri kullanılmaktadır." </blockquote> <blockquote>
</blockquote>
Adamım naptın sen destan yazmışın resmen
ehuehuehu
Çorbada bizimde tuzumuz olsun Rekor benim:D
Süper post kasacağım:D Evet Güzel oyunmuş Ben ben ben! |
|
|
|
|
2 sayfadaki 3 sayfası |
Sayfaya git : 1, 2, 3 |
|
|
Bu forumun müsaadesi var: |
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|
|
|
|
| |